Ertuğrul Odunkıran

Ertuğrul Odunkıran

Mail: [email protected]

Nİ’ÇİN BU VİRÜS VE KORKU

Nİ’ÇİN BU VİRÜS VE KORKU

Size kara ölüm lakaplı büyük veba salgınından bahsederek konuya girmek istiyorum. Bilenler bilir, 1347 - 1351 yılları arasında Avrupa'da büyük yıkıma yol açmıştır. Asya'nın güney batısında başlayarak 1340'lı yılların sonlarında Avrupa'ya ulaşmıştır. Salgın, yalnızca 14. yüzyılda yaklaşık 200 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Çin ve Orta Asya'dan başlayan veba, 1347'de Kırım'da bir Ceneviz ticaret merkezini kuşatan Moğol ordusunun vebalı cesetleri mancınıkla kentin içine atmasıyla Avrupa'ya taşınmıştı. Bu manada belki de ilk biyolojik savaş örneğini Moğollar vebayı kullanarak gerçekleştirmişlerdir.

Kara Ölüm'ün Avrupa'nın nüfusu üzerinde büyük bir etkisi olmuş ve Avrupa'nın sosyal temellerini değiştirmiştir. Tarihçiler, Avrupa’nın yarısının bu salgında hayatını kaybettiğini söylerler. Avrupa, tarihi itibari ile büyük salgınlarla mücadele etmiş ve ciddi can kayıplarına ortaya çıkmıştır. Avrupa’da zaman zaman İtalya, İngiltere merkezli başka salgınlar da olmuş çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.

 

Şimdi ise Koronavirüsün nasıl çıktığına bi bakalım;

 

Aynı 14. Yüzyılda olduğu gibi uzak doğuda Çin’in Wuhan kentinde çıkarak hızla batıya doğru yayılan bu virüs, Avrupa’da hızla yayılarak kıtanın tamamını esir almıştır. Artık günümüz itibari ile en etkili görüldüğü, en fazla yıkıma yol açtığı ülke İtalya olmuştur. Ben bu sebeple büyük veba salgınına çok benzetiyorum.

 

 

Peki bu virüs biyolojik bir savaş ürünü mü yoksa doğal yollarla mı ortaya çıktı;

 

Koronavirüsün Çin’in Wuhan kentinde canlı hayvan pazarında yarasa veya yılandan insanlara bulaştığı yönünde bir takım iddialar ortaya atılmıştır. Takip ettiğim kadarı ile henüz resmi bir açıklama bulunmamaktadır. Bana bu iddia çok inandırıcı gelmemektedir. Doğal yollar ile insanlara bulaşmış olsa bile daha inandırıcı bir hikayeye sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Laboratuvar ortamında üretilmiş, yapay yollarla mutasyona uğratıldığı, genleri ile oynanmış bir virüs olduğu yönünde de çok sayıda komplo teorisi de duymuşsunuzdur. Bende acaba Çin’in Yeni İpekyolu projesi ile hızlı büyümesine paralel olarak ABD’ye meydan okuyarak tek süper güç olma yolunda ilerlemesinin, rakipleri tarafından durdurulması yönünde oluşturulmuş bir proje olduğu düşüncesi hakimdi. Ama şuan geldiğimiz bu noktada, ABD de binlerce insana bulaşıp, çeşitli eyaletlerde olağanüstü önlemler almalarına yol açtığı, İsrailde keza aynı şekilde hızla yayılmaya devam eden ve Avrupa’da hayatı felç ettiği düşündüğünde kısmen de olsa bu teori çürümektedir.

 

Bir diğer teori ise, ABD’deki Deccalin Kıyamet Taşları olarak adlandırılan Georgia Kılavuz Taşlarında yazan mesajlardan biri olan “İnsan nüfusunu daima doğa ile uyumlu olarak 500.000.000’un altında tut” emrine(!) itaat eden, kendilerini dünyanın sahibi zanneden sapkınların bu virüsü oluşturduğudur. Virüs vasıtasıyla dünya nüfusunu azaltarak güya ideal dünya düzenine ulaşmak istemektedirler. Bu teori diğerine göre daha mantıklı duruyor şuan için. Fakat bu teori gerçek olsa bile bu virüsten daha başka virüsler de ortaya atılabilir.

 

Bu teoriler bir komplo teorisinden öteye henüz geçemedi. Virüs nasıl ortaya çıktığını bir köşeye koyarsak, nasıl yayıldığı yönünde insanlık aleyhine çalışacak sapkınlar da olabilir. Mesela kasten bir ülkeye yayılmasını kolaylaştıran hasta ruhlu insanlar olabilir. Bizim için şu aşama bu virüsten az etkilenmek ve bu virüsü defetmek için neler yapmamız yönünde çalışmalar yapmaktır.

 

Peki neden virüsten bu kadar korkuyoruz/korkutuluyoruz?

 

Biraz önce bahsetmiş olduğum salgınlardan da ve de eskiden tedavisi olmayan, sıtma, verem gibi hastalıklardan dolayı insanlığın kötü bir geçmişi var. Nesilden nesile aktarılan bu kötü tecrübeler insanoğlunu korkutmaya yetmektedir. Evet korkmalıyız, tedbirsizlikten, hijyen eksikliğinden. Ama “öldük, bittik, aç kalacaz, hepimizi öldürecekler, vs” gibi insanları korkuya sevk eden art niyetli mahlukların söylediklerinden korkmayacağız. Elhamdülillah Müslümanız. Müslüman ümit var olur. Ülkemiz de her ne kadar ekonomik ve teknolojik olarak ideal noktasında olmasa da, sağlık alanında dünyada iyi seviyedeyiz. Sağlığın bazı alanlarında dünyanın süper ekonomileri olan ülkelerle başa baş ilerliyoruz. Bence bu virüsün tedavisinde ülkemizin de katkıları büyük olacaktır. Önemli olan şuan tedbirli davranmak ve sabretmektir.

 

Hükümet almış olduğu tedbirlerde esnafı unutmuşa benziyor

 

Ülkemiz virüsün ekonomiye yansımasını azaltmak için bir takım önlemleri devreye koydu. 100 milyar TL lik bir paket açıklandı. İşletmeler ve Kobiler için güzel önlemler var. Daha sonra da daha önce tespit edilen muhtaç aileler için 2 milyar TL lik fon ayrıldığı ve ailelere bin TL maddi yardımda bulunulacağı açıklandı. Orta gelir seviyesinden hızla alt gelir seviyesine yaklaşan esnaf gene unutuldu bana göre. Kira ödeyen, faturalar, çekler, senetler kovalayan esnaf tedbirler kapsamında para kazanamayacak ama masrafları devam edecek. Ben en kötü kamu hizmeti adına belediyeler ve özelleştirilen elektrik doğalgaz dağıtım firmalarına olan faturaların ertelenmesini de kararlaştırırlar diye düşünüyordum. Henüz böyle bir karar da alınmış değil. Sosyal medyada ev, dükkan sahiplerinin bu ay kira almaması yönünde sosyal bir zincir oluşturuldu. Bazı ev, dükkan sahipleri destek çıkıp kira almayacaklarını taahhüt ettiler. İnşallah duyarlı vatandaşlarımız da destek verirler. Ve de elektrik, doğalgaz firmaları ve belediyeler fatura konusunda vatandaşa yardımcı olurlar.

 

Velhasıl;

Mübarek 3 aylar içerisindeyiz. Ramazan ayına bereketli şekilde gireceğimizden şüphem yok. Dünyada en çok mazlumlara yardım eden ülke olan Türkiye’mizi Allah bereketinden yardımından eksik etmez. Dualarınız memleketimiz için olsun. Miraç kandiliniz mübarek olsun.

Kalın sağlıcakla…

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar